Scientia, Fortitudo et Virtus (Bilgi, Cesaret ve Fazilet)

9 Eylül 2015

Nobel Ödülü; Kim Kimi Aday Gösterdi?

Nobel Ödülleri her yıl Ekim ayında verilmektedir. Bu prestijli ve sahibinin adını ölümsüzleştiren ödüller;

  • Fizik
  • Kimya
  • Tıp
  • Edebiyat
  • Ekonomi
  • Barış

Ödülü olmak üzere 6 alanda verilmektedir. Bazı istisnalar olsa da, Nobel Ödülü kazananların çalışmaları gerçekten alışılmışın dışına çıkan çığır açıcı buluşlardır. Nobel Ödülü sahipleri 1 yılı aşan bir seçim süreci sonunda belirlenmektedir.

Bu sürecin, en önemli ayağını her alanın Nobel Komitesi tarafından belirlenmiş olan kişilere “aday gösterme formları”nın gönderilmesi ve bu bilim insanları tarafında belirtilen adayların değerlendirilmesi oluşturur. Kimin kimi aday gösterdiği ise 50 yıl boyunca saklı tutulur. Yani, 2015 yılında bu listelere bir bakmak istersek, 1964 ve öncesinde aday gösterilen ve gösterenlerin isimlerini öğrenebiliriz.

Örneğin, 1953 yılında Nobel Tıp Ödülü Hans Krebs (ve Fritz Lipmann)’e verilmiştir. Hans Krebs’in adı gerçekten de bugün bütün ders kitaplarındadır ve “Krebs Döngüsü” dendiğinde, bunu bilmeyen veya en azından duymamış bir biyoloji, tıp, ziraat, vs. öğrencisine rastlayamazsınız. Şimdi (yani 2015 yılında) biliyoruz ki, 1953 yılında aday göstermeleri için kendilerine form gönderilen 166 kişiden 7’si, Hans Krebs’in, 4’ü  Fritz Lipmann’ın adını yazmıştır.

Ayrıca, Hans Krebs ve Fritz Lipmann’ın 1953 yılından önceki yıllarda sırası ile 16 ve 6 kişi tarafından aday gösterilmiş olduklarını görüyoruz.

Bu listelerden öğrendiğimiz diğer bir şey ise, aday gösterenlerin ise birçoğunun ya Nobel Ödülü sahibi olmaları, ya da daha sonra bu ödülü kazanmış olmaları. Örneğin, Hans Krebs’i aday gösterenler arsında Otto Meyerhof, Gerty Cori, Carl Cori gibi isimleri görürken Fritz Lipmann’ı Albert von Szent-Györgyi, ve yine Gerty Cori, Carl Cori’nin aday gösterdiklerini görüyoruz. Bu isimlerin hepsi Nobel ödülü almıştır.

Ancak, buradan çıkardığımız diğer bir şey ise, 1953 yılında Hans Krebs ve Fritz Lipmann’ın Nobel Ödülü kazanmalarında “Cori Döngüsü”ünü keşfeden karı koca Cori’lerin oylarının rolüdür.

Diğer ödüller için bu tür bir merakınız varsa, aşağıdaki linki tıklayın…


Şimdi eminim hepinizin merak ettiği, ülkemizin yegane Nobel Ödülü sahibi Orhan Pamuk’un kimler tarafından hangi yıllarda ve kaç kez Nobel’e aday gösterildiği… Üzgünüm, bunun için 2056’yı! beklemeniz gerekir.

4 Eylül 2015

Ülkemizde Yüksek Öğretim

Üniversitelerimiz kantite (nicelik) değil kalite (nitelik) ile övünmelidir. Üniversitelerdeki lisansüstü öğrenci sayısı en az 10 kat artmalıdır. Bir örnek: dünyanın en seçkin üniversitelerinden biri olan Harvard Üniversitesinde 15000 kadar lisansüstü (masterve doktora) öğrencisi varken, lisans öğrencisi sayısı sadece 6700'dür. MIT'de bu rakamlar lisans öğrencisi için 4528, lisansüstü öğrenci için 6773'tür. Ülkemizin de en seçkin üniversitelerinde durum buna benzerlik göstermektedir (ör. Boğaziçi Üniversitesinde lisanstaki öğrenci sayısı 10692, lisansüstü öğrenci sayısı 3526'dır).

Dolayısı ile üniversitelerimiz öğrenci sayısı ile değil, başarıları ile övünmelidir. Ancak ne yazık ki, özellikle taşra üniversiteleri başta olmak üzere çoğu üniversitemizin yöneticisi kendini ilin belediye başkanı ile yarışa girmişcesine sayılarla kafayı bozmuş durumdadır. Bu konuda başka çarpıcı bir örnek vereyim: 2014 yılında MIT'nin kayıt yaptığı lisans öğrenci sayısı 1043, Harvard Üniversitesi için ise bu sayı 1667. Bazı üniversitelerimizde bu sayıları bir tarafa bırakalım, her yıl verdiğimiz mezunlar bunların kat be katıdır. Herhalde sürü mantığı ile bir süre daha öğrenci yetiştirmeye devam edeceğiz...